Selamlar! Ben Deniz, Yıldız Teknik Üniversitesinde Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünde okuyorum. Erasmus deneyimimi 2018-2019 öğretim döneminde İspanya’nın güneyindeki Cordoba şehrinde yaptım. Erasmusa gitmeden önce de yurtdışı tecrübelerim olmuştu fakat  bu kadar uzun süre herhangi bir ülkede yaşamadım. Yarım dönem boyunca birçok ülke gezdim ve farklı ülkelerden birçok insan tanıma şansım oldu. Bu deneyim kendim olma yolunda attığım en büyük adımlardan biriydi. Haydi biraz kendi tecrübelerimden bahsedelim.

Bulunduğum Ülke ve Şehir

Erasmus yapmak ve Cordoba’yı seçmem biraz oraya giden arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine oldu. Aynı zamanda bölümümün çoğu ülkede bulunmamasından dolayı seçeneklerim oldukça kısıtlıydı. Küçük bir kasaba olması ve konumunun gezi rotalarıma kolayca erişilebilir olması da tercih sebeplerimden birisiydi. Daha önce İspanya’da Barselona ve Madrid’te bulunmuş olmam nedeniyle büyük bir şehir değil küçük bir kasaba tercih ettim. İspanyolların deyimiyle güneyde “Gerçek İspanya’yı” yaşamak istedim. Gerçekten de İspanyolların yaşam tarzını anlayabileceğim harika bir deneyim yaşadım. Hava şartları oldukça güzeldi, sadece yazları 45-50 derecelere varan sıcak biraz bunaltıcıydı fakat siesta ile onun da üstesinden geldik :) Cordoba konumu açısından “Endülüs” bölgesindeki tüm şehirlere 1-2 saat uzaklıktaydı. Bu nedenle ilk gittiğimde Cordoba ve çevresini otobüsle gezdim. Maalesef Cordoba’da bir havalimanı bulunmadığından uçağa binmek için Malaga’ya gitmeniz gerekiyor. Yaklaşık 1 saatlik bir otobüs yolculuğu ile oraya ulaşıyorsunuz. Ulaşım açısından ben herhangi bir sorun yaşamadım fakat otobüs biletinizi siesta vaktine denk getirmemeye çalışmak çok önemli.

Eğitim kısmına gelecek olursak, bu konuda pek bir bilgim olduğunu söyleyemem çünkü Erasmus’ta hiç okula gitmedim ve hiç ders vermedim. Evet doğru okudunuz. Bu kararı zaten Erasmus’a gitmeden önce vermiştim. Yaklaşık 3.60 ortalamayla gidip 0 ortalama ile döndüm. Oraya gitme amacım eğitim almak değil hayatımda edinebileceğim tüm tecrübeleri edinip dönmekti, bu nedenle okul ve eğitimi hakkında çok bir bilgim olduğunu söyleyemeyeceğim. Yalnızca okul binalarının harika olduğunu söyleyebilirim.

Konaklama imkanlarından bahsedecek olursam, okul bize bir yurt imkanı sunmadı genelde Erasmuslular ortak evlerde kalıyorlardı. Ben bu konuda biraz şanslıydım daha önce bizim bölümden oraya giden bir arkadaşımın çıktığı odayı tuttum. Evim tam merkezdeydi ve HARİKA ev arkadaşlarım vardı. Evimden her yere yürüyerek gidip dönüyordum bu nedenle herhangi bir toplu taşıma bile kullanmadım. Evimin ücreti su faturası dahil 300 euroydu. Fakat sıcak su kullanımı için 2 haftada bir tüp alıyorduk. Sıcak suyu aldıkları farklı bir termosifon sistemleri vardı. Gaza da tüm ev olarak 12 euro veriyorduk. Elektrik faturamız çok fazla gelmiyordu çünkü herhangi bir ısınma kullanmıyorduk kışın bile oldukça sıcaktı. Yazın ise evimizde klima olmadığından herhangi bir elektrik ücreti ödemedik diyebilirim. Evimi bir aracı şirket ile kiraladım fakat hiç memnun kalmadım o nedenle size de öneremem. Evden çıkarken bana ve ev arkadaşlarıma çok fazla sorun yarattılar. Her ayrıntıdan tabiri caizse para koparmaya çalışıyorlardı. O nedenle siz kendiniz araştırarak başka bir aracı şirket bulabilirsiniz. Evde 2 İtalyan, 1 Fransız erkek ev arkadaşım vardı ve beraber inanılmaz eğleniyorduk. Evimiz merkezde olduğundan sürekli arkadaşlarımız gelir giderdi ve evimiz hep şenlikliydi. İtalyanlar da bizim kültürümüze çok yakın olduklarından çok iyi anlaşıyorduk hatta hepimiz oradayken aramızdaki bağ ile ilgili dövme yaptırdık. Hepsi hala çok yakın görüştüğüm arkadaşlarım oldular ve Erasmustan sonra Roma’da tekrar buluştuk.

Cordoba harika gün batımlarının olduğu, dar İspanyol sokaklarıyla, mükemmel tapaslar yiyerek ve yürüyerek gezebileceğiniz, tarihi sokaklarından narenciye kokuları gelen harika bir kasaba. Kalbimin yarısını orada bıraktım diyebilirim. Mezquita’sı ve harika bahçeleri ile tam anlamıyla bir İspanyol kentidir. Sokaklar kapı gıcırtısına flamenko yapan yerel İspanyollar ile doludur. İspanyollar yemeyi içmeyi ve eğlenmeyi çok severler. Genelde onlara hayat ya SIESTA ya da FIESTA’dır. Sabahları erkenden işlerine giderler, öğlen saat 1-3 arası sieasta başlar ve ya evlerine gidip yatarlar ya da dükkanın içindeki odalarında dinlenirler. Cordoba’da hayat siestada resmen durur. Siesta bittikten sonra ise dükkanlar 8-9’a kadar açıktır. 9 dan sonra genelde herkes evine gider ve 10 gibi yemekler yenir. Evet evet yanlış okumadınız akşam saat 10’da. Bize göre çok geç bir saat olsa da havanın çok sıcak olması nedeniyle akşam yemekleri geç yenir. Ben de oradayken bu düzene çok alışmıştım. Türkiye’ye döndüğümde bir süre 7’de yemek yiyemedim. Yemekler demişken tabiki Paella ve Sangria’dan bahsetmezsem olmaz. Fotoğraflardan da anlaşılacağı gibi kocaman sürahilerde sangria’lar içtim ve aşırı lezzetli paella’lar yedim. Özellikle tavsiyem yerel restoranlarda yemek yemenizdir. Tapaslar aslında küçük küçük mezeler diyebilirim. Genelde mekanlarda garsonlar ellerindeki tepsilerde çeşitli tapaslar ile masanıza gelir. Hangisinin görüntüsü hoşunuza gittiyse alır ve denersiniz. Aman dikkat, önceden beğendiğinizi belli edin yoksa sizden önceki masa kapabilir :)


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Denizcim çok güzel söylüyorsun yiyelim tabi de yani nedir borcumuz kısmına geldiğimizde ne yapacağız? diyorsanız sakın korkmayın. İspanyanın güney bölgesinde her şey oldukça uygun fiyatlıdır. Örneğin, bir büyük paella ve bir sürahi sangria 2 kişiliktir ve local bir yerde bunların fiyatı yaklaşık 15 eurodur. Market fiyatları da oldukça uygun. Ben evime bizim buradaki a101 - bim  gibi bir ucuzluk marketinden alışveriş yapıyordum ve haftalık alışverişim 10 euro tutuyordu. Haftalık alışverişime sabah, öğlen, akşam yemeğim ve alkol dahildi. Alkol fiyatları inanılmaz uygundu. Sadece marketteki alkoller değil dışarıda bir mekanda içtiğiniz biraya 1 eurodan fazla para ödemezsiniz. Cana dedikleri (bizim su bardağı boyutunda) biralar mekanda yaklaşık 40-80 cente geliyor.

Deneyim ve Tavsiyelerim

Cordoba’ya ilk gittiğimde çok hasta olmuştum. Yüzüm şişmeye başlamıştı ve sanırım bu da vücudumun bir adaptasyon süreciydi. Bu nedenle 20 güne yakın odamdan bile çıkamadım. Ev arkadaşlarım sağ olsunlar bana çok iyi baktılar ve hastaneye götürdüler. Cordoba’da hastane biraz uzaktaydı. Acil kısmından giriş yaparsanız herhangi bir ücret ödemiyorsunuz fakat sıra beklemeniz gerekiyor ve ben gittiğimde 1 saate yakın beklemiştim. Doktor gayet ilgiliydi fakat ingilizce bilmiyordu bu nedenle anlaşmakta epey zorlandık. En son derdimi bir şekilde anlattıktan sonra bana ilaç yazdı. İlaçları herhangi bir eczaneden alabilirsiniz. İlaç ücretleri bence biraz pahalıydı fakat yurtdışına çıkarken yaptırdığınız sigorta bu ilaçları karşılıyor. Türkiye’ye döndükten sonra dokümanlarınızı götürüp ilaç paranızı geri alabilirsiniz. İspanya’da karşılaştığım en büyük zorluk dil problemiydi. Ben İspanyolca bilmeden erasmusa gittim bu nedenle çok zorlandım. İspanyolların çoğu İngilizce bilmiyorlar ve sizi gerçekten anlamıyorlar. Hastanede doktor, kafedeki garson, müzedeki görevli dahil gerçekten İngilizceleri yok denecek kadar az. Ben orada okulun Erasmus öğrencileri için verdiği A1 iİspanyolca kursuna katılmıştım. Ayrıca İspanyolca öğrenmek için evde İspanyolca konuşmaya çalışıyorduk. Tüm çabalarıma rağmen dediklerinin çoğunu anlıyor fakat konuşamıyordum. Zamanla bu problemi de aştım. Hastalığım geçtikten sonra öncelikle yaşadığım şehri keşfettim daha sonra Malaga ve Sevilla gibi yakın şehirlere gittim. Erasmusum boyunca çoğu seyahatimi tek başıma yaptım. İyi ki öyle yapmışım dediğim şeylerden biri de bu. Malaga seyahatimde bir festivale denk gelmiştim ve geçit törenlerini izlemek çok eğlenceliydi.

Genelde uygun fiyatlı hostellerde kaldım ve orada harika insanlarla tanıştım. Sam ve Brittany ile kaldığım hostelin terasında tanıştım. Sam Cape Town’lı Brit ise Zimbabwe’liydi. Hayatımda ilk defa duyduğum ülke isimlerinden bile harika arkadaşlar edindim. İlk tek başına seyahat tecrübem onlarla beraber mükemmel geçti. Hatta Brie daha sonradan Cordoba’ya beni ziyarete geldi ve ona Cordoba’yı gezdirmiştim.

 

Daha sonra tek başına gezme işini çok sevdim ve zaman kaybetmeden 12 euro ödeyerek Fransa’ya bilet aldım. Bütçe dostu Rynair’de her zaman uygun fiyatlı uçaklar bulabiliyordum. Marsilya ve Bordeaux merkezli birçok küçük köy ve kasaba gezdim.  Anlatmakla bitmeyen tecrübeler yaşadım. Daha önce hiç Fransa’da bulunmamıştım. Ordayken Fransızların yaşam tarzına vurulmuştum. Benim gözlemim Fransızlar işten yorgun argın çıksa bile bir mekanda arkadaşlarıyla muhabbet edip bir kadeh şarabını eksik etmeyen insanlardı. Fransa’da içtiğim o mükemmel şaraplardan ve yediğim harika peynirlerden sonra küçük tatlı kasabam Cordoba’ya geri döndüm. O sıralarda hayatımın en güzel tecrübesini yaşayacağımdan habersizdim. Ev arkadaşlarımın ısrarı üzerine oradaki Erasmus organizasyonunun düzenlediği Fas gezisine katıldım. Fas tek başıma gitmeye pek cesaret edemediğim bir yerdi. Size tavsiyem de Fas’a grupça gitmeniz çünkü gerçekten tehlikeli bir ülke diyebilirim. Kelimelerle anlatamayacağım kadar güzel duygular yaşadığım mükemmel bir seyahatti. Yerlilerle dans ettik, deve ile yolculuk yaptık, yerel yemekleri tattık, bonobo maymunlarını besledik, zamanın ve mekanın olmadığı çöldeki yerel kabileler ile tanıştık, onların dilini keşfettik ve en önemlisi hayatımda ilk defa bu kadar çok yıldız gözlemledim. Ben yaklaşık 3 gece çöl kampında kaldım ve 3 gece hiç uyumadım diyebilirim. O manzarayı kaçırmamak adına gözümü asla kapatmak istemediğim harika bir deneyimdi.

 


 

Fas’tan döndükten sonra havaların da iyice ısınmasıyla partilerimiz hız kesmeden devam etti. Tam o zamanlar İspanya genelinde ve tabii Cordoba’da festival zamanı başlamıştı. “Semana Santa” ve “Feria” zamanında mutlaka İspanya’da olmanızı öneririm. Semana Santa’da çok değişik gösteriler ve sokaklarda çeşitli kostümlü insanlar görüyorsunuz. Bu etkinlikler bir hafta on gün devam ediyor genelde. Siz kafede kahvenizi içerken yanınızdan dev bir İsa Heykeli ya da hayalet görünümlü insanlar geçebilir.

 

  


Semana Santa’dan sonra Feria başlar ve kocaman bir festival alanı kurulur. Şehirdeki ünlü binalar ışıklandırılır ve PARTİLER BAŞLAR! İspanyollar yöresel kıyafetlerini giyer ve çoluk çocuk herkes festivale katılır. İçkiler içilir, yemekler yenir, bol bol flemenko yapılır ve bu festival sabaha kadar devam eder. Tam olarak 2 hafta boyunca her gece bu festivale gittik ve inanılmaz eğlendik.


Çok da lafı uzatmadan festivallerden sonra Portekiz, İtalya ve daha hatırlayamadığım birçok şehri gezdikten sonra, Erasmusumun son bir ayını geçirmek üzere Hollanda Amsterdam’a gitmek için evden ayrıldım. Evden ayrılmak benim ve arkadaşlarım için oldukça üzücüydü. Kocaman bir veda partisi yaptık ve sonunda herkesin ağladığı bir final ile güzel şehrim Cordoba’ya veda ettim. Teyzemin Amsterdam’da yaşaması nedeniyle orada kalacak yerim mevcuttu. Gerçekten bir masaldan fırlamış gibi olan Hollanda’nın hemen hemen her yerini gezme fırsatım oldu. Sabahları huzur içinde nehir kenarında yürüyüşler, öğlenleri şarabımızı sandviçlerimizi alıp oturduğumuz kanal kenarları beni çok mutlu etti.

Benim Erasmus deneyimim MÜKEMMELDİ. Buraya kadar okuduğun için çok teşekkür ediyorum, umarım çok güzel bir Erasmus geçirirsin ya da geçiriyorsundur. Eğer Cordoba’ya Erasmusa gidersen benimle iletişime geçmekten çekinme. Kendine iyi bak!

Deniz Ercan